28 Mayıs 2014 Çarşamba

SU İÇMENİN FAYDALARI


Su içmek neden bu kadar önemli? Suyun faydaları neler? Su tüketimimizi nasıl artırabiliriz? 

Su içme alışkanlığına sahip değilseniz, bugünü başlangıç alıp bundan sonra bol bol su içmenizi tavsiye ediyoruz. Az su içenlerde yorgunluk, dikkat güçlüğü ve hafıza bozukluklukları görülebilir 


"Sağlıklı yetişkin bir erkekte vücut ağırlığının %60’ını, kadında %50’sini su oluşturur. Bu oranlar yenidoğan bir bebekte %70- 75 iken yaşla birlikte azalır. İnsan beyninin %95’ini ve akcigerlerin %90’ını su oluşturur. Vücuttaki bütün sistemler, organlar ve hücreler yeterli su olmadan fonksiyonlarını sürdüremezler. Hücre içinde gerçekleşen bütün hayati metabolik olaylar ancak hücre içinde su yeterli ise gerçekleşebilmektedir. Vücut sıvısının %2 gibi küçük bir oranda azalması bile hafif yorgunluk, yakın hafizada hafif bozulma, dikkati toplamada ve yapılan işe odaklanmakta güçlüklere neden olur. Vücut sıvısının azalmasına basitçe 'dehidratasyon' denir. Gün boyu devam eden hafif yorguluğun en sık nedenlerinden biri de hafif dehidaratasyondur. Su neden yaşamın kaynağı? 





·         Vücutta taşıyıcı göreve sahip olan su, hücrelere besin ve oksijen taşır, atıkları uzaklaştırır.
·         Böbreklerin toksik maddelerden temizlenmesine yardımcı olur.
·         Kan ve lenf sisteminin büyük bir kısmını oluşturur.
·         Vücut sıcaklığının düzenlenmesinde rol alır.
·         Kan basıncını kontrol eden elektrolitlerin dengelenmesine ve taşınmasına yardımcı olur.
·         Sıcak havalarda vücudu serin tutar ve soğuk havalarda vücut izolasyonu sağlar.
·         Yeteri kadar tüketildiğinde, cildin daha düzgün, daha yumuşak, daha parlak ve daha esnek olmasını sağlar.
·         Tükürük ve mide salgısında bulunarak, besinlerin sindirilmesinde görev alır.
·         Su, emziren kadınlarda, süt üretimini artırır.
·         Bağışıklık sisteminin görevini yapabilmesi için su gerekmektedir. Bu özelliği ile zinde ve dinç kalmada yardımcı olur.
·         Eklemlerin kayganlığını sağlar.
·         Su tüketimi azaldıkça, vücutta depolanan yağ miktarı artmaya başlar ve kilo alımı gerçekleşir.
·         İçme suyu veya doğal kaynak sularının birçoğu bölgeden bölgeye degişmekle birlikte; bazı minarelleri içerir. Vücudumuz için gerekli olan minarellerin bir kısmını içtiğimiz sulardan elde ederiz. Bunlar içinde kalsiyum, magnezyum ve sodyum daha fazla miktarda olanlardır. Flor, iyot ve diğer eser elementlerin de bir kısmını içtiğimiz sulardan sağlarız.

 

Kimler daha çok su tüketmeli? 

·         Yüksek proteinli diyetle beslenenler.
·         Lifli gıdalardan zengin beslenenler.
·         Bulantı kusma ve ishal ile sıvı kaybının arttığı zamanlar
·         Ağır fiziksel aktivite yapanlar

·         Çok sıcak ortamlarda olup, aşırı terleyen kimseler daha fazla su tüketmelidirler.

21 Mayıs 2014 Çarşamba

GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ

Güneş gözlüğü ile aranız nasıl? Peki modayla aranız nasıl? Güneş gözlüğü modasıyla aranız iyiyse eğer, 2014 yazı için sizlere tavsiye edeceğimiz birkaç güneş gözlüğü modeli var. Ünlü tasarımcılar ve modaya yön veren modacılar en yeni tasarımları önce Hollywood starları ile bize sunuyor. Hollywood yıldızlarının, ünlülerin ve modayı çok yakından takip eden moda müptelalarının 2014 için çoktan aldığı birkaç gözlük modeli. Modaya yakından bakıyoruz.
Güneş gözlüğü seçimi çok önemli. Ama bana göre bir güneş gözlüğüne sırf marka diye yüzlerce lira ödemek de mantıksız. Aynı işi gören, son derece kaliteli ama ucuz gözlükler var. Benim kullandığım ve kalitesinden memnun olduğum ucuz, uygun fiyatlı ama güzel birkaç güneş gözlüğü markası; İnfiniti, Dunlop, Elegance ve Topten. Bu güneş gözlüğü markaları gerçekten çok uygun fiyatlı ve kaliteli. Tavsiye ederim.
Şimdi gelelim ünlülerin tercih ettiği en pahalı güneş gözlüğü modellerine. Bu gözlükler el yakıyor. Eğer illa ki ünlülerin taktığı gözlüklerden kullanmak istiyorsanız 2014 yılında bu güneş gözlüğü modelleri moda. Haberiniz olsun.







15 Mayıs 2014 Perşembe

Yazın Moda Renkleri

Birbirinden güzel renk ve renk tonlarının yer aldığı bir sezon bizleri bekliyor! 2014 ilkbahar/yaz modasında her yaz olduğu gibi güneşi andıran sıcak renk tonları bizlere eşlik edecek. Ancak, kıştan beri zirveyi zorlayan pastel renk tonları önümüzdeki yaza da damgasını vuracak. Detaylarıyla 2014 ilkbahar/yaz renk trendleri karşınızda!
Pembe
Pembenin hemen hemen her tonunu 2014 ilkbahar/yaz sezonunda görebilmek mümkün. Özellikle pastel tonlarında dikkat çeken pembe rengin, Nude yani ten rengine bakan tonları çok popüler.
Turuncu
Yazın simgesi turuncu bu sezon parlak renkler kategorisinde öne çıkan yegane renklerden biri... Turuncuların en fazla beyaz, siyah, mavi ve yeşil tonlarında renklerle birlikte kullanılması dikkat çekiyor.
Mavi ve Lacivert
Mavinin hemen her tonunun görüldüğü 2014 bahar/yaz sezonunda uçuk mavilerden kobalt maviye, lacivertten turkuaza geniş bir renk skalası görüyoruz. Mavinin yine mavi renk parçalarla giyildiği bir sezon olacak.





Beyaz
Artık kış mevsiminde bile öne çıkan ve sık giyilen bu güzel renk, yazın da bol bol kullanılacak. Tıpkı geçen sezon olduğu gibi bu sezon da baştan ayağa beyaz giymek sezonun trendleri arasında yer alacak. Beyaz dantel ise çok popüler...






Sarı
Yaza en çok yakışan renklerden biri de sarı. Bu sezon sarının en canlı tonlarından kanarya sarısı ile sık karşılaşacağız. Uçuk sarı ve sarının yeşile baktığı tonlar da sezonun popüler renk trendlerinden olacak.
Mor ve tonları
2014'ün rengi seçilen parlak orkide renginin yanı sıra mücevher tonlarında koyu mor ve mürdüm tonları sezonun en dikkat çekici renkleri arasında yer alıyor. Yine aynı tonlarda olan lavanta rengi de sezonun popüler renklerinden...
Metalik
Metalik tonlar altın ve gümüş tonlarında dikkat çekse de, pastel renk trendinin etkisini metalik tonlarda da göreceğiz. Metalik tonlarda pastel renklerin bizleri beklediği bir sezon... Özellikle metalik Nude, metalik mavi ve pembe tonları öne çıkıyor.
Kırmızı
Kırmızının en göz alıcı, en canlı tonlarını 2014 ilkbahar/yaz sezonunda göreceğiz. Kırmızının mercan tonları ve yine turuncuya bakan tonlar bol bol giyilecek.









Nude
Ten rengi, geçen sezonlar da olduğu gibi bu yaz sezonunda da popüler renklerin arasında yer alıyor. Yine kardeş renklerinden kum, bej ve açık kahverengi revaçta olacak.



7 Mayıs 2014 Çarşamba

Anneler günü ve hikayesi

Asıl mesleği öğretmenlik olan 1864 doğumlu Anna Jarvis, 1902 yılında babası ölünce annesi ile beraber Amerika'da Philadelphia'da yaşayıp çalışmaya başladı. 3 yıl sonra 9 Mayıs 1905 yılında annesini kaybetti. Sürekli annesi ile beraber yaşamasına rağmen öldükten sonra, Ona hayattayken gerekli ilgiyi gösteremediğine inanıyor ve bunun ezikliğini duyuyordu.

İki yıl sonra Mayıs'ın ikinci pazarında, annesinin ölüm yıldönümünde arkadaşlarını evine çağırdı ve bu günün anneler günü olarak ülke çapında kutlanması fikrini ilk onlara açtı. Fikir kabul gördü, anneler memnun kaldı, babalar itiraz etmedi, Amerika'nın önde gelen bir giysi tüccarı da finansal desteği sağladı.

İlk anneler günü Jarvis'in annesinin 20 yıl süresince haftalık dini dersler verdiği Grafton'daki bir kilisede, 10 Mayıs 1908'de, 407 çocuk ve annesinin katılımı ile kutlandı. Jarvin her bir anneye ve çocuğa kendi annesinin en çok sevdiği çiçek olan karanfillerden birer tane verdi. O günden sonra, temizliği, asaleti, şefkati ve sabrı ifade eden beyaz karanfil Amerika'da anneler gününün sembolü olarak kabul edildi.
Sıra anneler gününü "milli bir gün" olarak kabul ettirmeye gelmişti. Jarvis, tarihte tek bir kişi tarafından gerçekleştirilen en başarılı mektup yazma kampanyası ile gazete patronlarından işadamlarına, devlet adamlarından din adamlarına kadar ulaşabildiği herkese bu fikrini iletti. Fikir o kadar çok ve çabuk kabul gördü ki, Senato onaylamadan çok önce, bir çok eyalet ve şehirde anneler günü kutlamaları gayrı resmi olarak başlatılmıştı bile.

Sonunda 8 Mayıs 1914'de Senato'nun onayı, Başkan Wilson'ın da imzası ile Mayıs'ın ikinci pazarı 'Anneler Günü' olarak resmen ilan edildi. Çok kısa sürede diğer ülkelere de yayılan bu gün çiçek ve tebrik kartı satışlarının tavana vurduğu bir gün oldu.


Anna Jarvis sonunda muradına ermiş, kampanyasını başarı ile sonuçlandırmıştı ama kendi hayatı pek mutlu sonla bitmedi. Yoğun çalışmadan evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya fırsat bulamadı. Her anneler günü onun için bu yönden acı oldu.

Daha ziyade dini ağırlıklı bir kutlama olarak düşündüğü bu günden ticari çıkar sağlamaya çalışanlara karşı hukuki savaş açtı. Davaların hepsini kaybetti. Dünyadan elini eteğini çekti.
Bütün gelirlerini hatta ailesinden kalan evini bile kaybetti.

Kalan hayatını adadığı, gözleri görmeyen kız kardeşi Elsinore'da 1944'de ölünce sağlığı da tehlikeye girdi. Dostları ona destek vererek son yılını sanatoryumda geçirmesini sağladılar. Bütün dünya annelerinin en azından senede bir gün mutlu olmalarını sağlayan Anna Jarvin, mutsuz, yarı görmez ve yalnız bir şekilde 1948'de 84 yaşında öldü.